Anayasa Mahkemesinin 2019/20170 Başvuru Numaralı Kararı – İndirimlerin Reddedilmesi Suretiyle Cezalı KDV Tarh Edilmesi

Anayasa Mahkemesinin 2019/20170 Başvuru Numaralı Kararı İndirimlerin Reddedilmesi Suretiyle Cezalı KDV Tarh Edilmesi 23 Ağustos 2022 Tarihli Resmi Gaz…

 

 

Anayasa Mahkemesinin 2019/20170 Başvuru Numaralı Kararı – İndirimlerin Reddedilmesi Suretiyle Cezalı KDV Tarh Edilmesi

Anayasa Mahkemesinin 2019/20170 Başvuru Numaralı Kararı

İndirimlerin Reddedilmesi Suretiyle Cezalı KDV Tarh Edilmesi

23 Ağustos 2022 Tarihli Resmi Gazete

Sayı: 31932

Anayasa Mahkemesi Başkanlığından:

İKİNCİ BÖLÜM

KARAR

………………………. DOĞRAMA İNŞAAT SANAYİ TİCARET İTHALAT İHRACAT LTD. ŞTİ. BAŞVURUSU

Başvuru Numarası: 2019/20170

Karar Tarihi: 15/6/2022

Başkan : Kadir ÖZKAYA
Üyeler : Engin YILDIRIM
    Rıdvan GÜLEÇ
    Basri BAĞCI
    Kenan YAŞAR
Raportör : Ayhan KILIÇ
Başvurucu : Alkapen Doğrama İnşaat Sanayi Ticaret İthalat İhracat Ltd. Şti.

I.BAŞVURUNUN KONUSU

1.Başvuru, indirimlerin reddedilmesi suretiyle cezalı katma değer vergisi tarh edilmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvurular 11/6/2019 ve 4/8/2021 tarihlerinde yapılmıştır. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

3. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

5. Başvurucu; alüminyum kapı, pencere ve benzeri ürünlerin imalatı işiyle uğraşan bir limitet şirkettir.

A. Olayın Arka Planı

6. Kocaeli Gebze Uluçınar Vergi Dairesi Müdürlüğü mükellefi olan Ö. Limitet Şirketinin 2009 ve 2010 yılı hesapları incelenmiş ve sözü edilen yıllarda gerçek bir faaliyetinin bulunmadığı, düzenlediği tüm faturaların sahte olduğu 16/1/2014 tarihli vergi tekniği raporuyla tespit edilmiştir. Anılan raporda şu tespitler yapılmıştır:

– Şirketin gerçek bir ticari faaliyeti bulunmayıp asıl kuruluş amacı sahte fatura komisyonculuğu yapmaktır. 2009 ve 2010 yılı alış faturalarının tümü -ikisi hariç- sahtedir. Şirket yetkileri Şirketin para hareketlerini gösteren hiçbir belge ibraz edemediği gibi sevk irsaliyesi, taşıma irsaliyesi, konfor fişi ve benzeri mal hareketlerine dair hiçbir belge sunamamıştır. Vergi borcunun düzenlendiği tarih itibarıyla Şirketin 3.292.635,21 TL ödenmemiş vergi borcu bulunmaktadır. Tüm bunlar Şirketin gerçek bir faaliyetinin bulunmadığını göstermektedir.

7. Başvurucunun 2009 ve 2010 yıllarına ait alış faturalarının arasında Ö. Limitet Şirketi tarafından düzenlenenlerin de bulunduğunun tespiti üzerine başvurucu hakkında vergi incelemesi başlatılmıştır. Vergi inceleme elemanınca düzenlenen 15/5/2014 tarihli vergi inceleme raporunda, Ö. Limitet Şirketi tarafından düzenlenen faturaların içeriğinde yer alıp ilgili dönem beyannamelerinde indirim konusu edilen katma değer vergilerinin beyannamelerden çıkarılarak beyannamelerin yeniden düzenlenmesi sonucu ortaya çıkan farkın vergi ziyaı cezalı olarak tarh edilmesi önerilmiştir. Öneri doğrultusunda 2009/Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz, Eylül, Ekim, Kasım, Aralık ve 2010/Ocak, Nisan, Temmuz, Ağustos, Eylül, Ekim, Kasım, Aralık dönemlerine ilişkin olarak vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi tarh edilmiştir.

B. 2009 ve 2010 Yıllarına İlişkin Tarhiyatlarla İlgili Süreç

8. Başvurucu, 2009 ve 2010 yıllarına ilişkin tarhiyatların iptali istemiyle Trabzon Vergi Mahkemesinde (Vergi Mahkemesi) 6/11/2014 tarihinde iki ayrı dava açmıştır. Dava dilekçelerinde, Ö. Limitet Şirketinden yaptığı alışların gerçek ticari faaliyete dayandığını ileri sürmüştür. Ö. Limitet Şirketinin ilgili dönem beyannamelerini verdiği ve tüm vergisel yükümlülüklerini yerine getirdiği vurgulanan dilekçelerde; vergi tekniği raporundaki tespitlere göre vergi idaresince yapılan yoklamalarda şirketin işyerinde bulunduğu, kanuni defterlerini süresinde tasdik ettirdiği, faturalarını anlaşmalı matbaalarda bastırdığı, işçi çalıştırdığı, ticari faaliyet için gereken alet ve teçhizata sahip olduğu ifade edilmiş; tüm bunların şirketin faaliyetlerinin gerçek olduğunu gösterdiği savunulmuştur.

9. Vergi Mahkemesi 17/3/2015 tarihinde davaları reddetmiştir. Kararların gerekçesinde, Ö. Limitet Şirketi hakkında düzenlenen vergi tekniği raporu özetlendikten sonra Ö. Limitet Şirketi tarafından başvurucu adına düzenlenen faturaların gerçek bir ticari faaliyete dayanmadığı sonucuna varıldığı ve başvurucunun katma değer vergisi indirimlerinin reddi suretiyle yapılan vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi tarhiyatında hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilmiştir.

10. Başvurucu, bu kararlara karşı temyiz yoluna başvurmuştur. Temyiz dilekçelerinde, Ö. Limitet Şirketinin kendi adına yapılan tarhiyata karşı açılan davada Kocaeli Vergi Mahkemesince 31/10/2014 tarihli kararla, şirketin faaliyetlerinin gerçek olmadığı yolundaki kanaatin yeterli bir incelemeye dayanmadığı gerekçesiyle tarhiyatın iptal edildiği vurgulanmıştır.

11. Danıştay Üçüncü Dairesi 16/9/2015 tarihinde vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi tarhiyatları yönünden kararı oyçokluğuyla onamıştır. Kararlara muhalif kalan bir üye, Ö. Limitet Şirketine ait işyerinde yoklama yapılmaması ve eksik tespitlere dayanılarak tarhiyat yapılması sebebiyle kararların bozulması gerektiği görüşünü açıklamıştır.

12. Başvurucu temyiz dilekçesindeki iddiaları ileri sürerek karar düzeltme yoluna da başvurmuştur. Danıştay Üçüncü Dairesi 17/1/2019 tarihinde 2009 yılına ilişkin tarhiyatın incelendiği karar yönünden karar düzeltme istemini reddetmiş, buna karşılık 2010 yılına ilişkin tarhiyatın incelendiği karar yönünden karar düzeltme istemini kabul etmiş, onama kararını kaldırmış ve ilk derece mahkemesi kararını bozmuştur. Bozma kararının gerekçesinde, Ö. Limitet Şirketi adına 2010 yılına ilişkin olarak yapılan cezalı tarhiyata karşı açılan davada Kocaeli 1. Vergi Mahkemesinin 6/4/2017 tarihli kararıyla; şirketin düzenlediği faturaların sahte olduğuna ilişkin tespitin eksik incelemeye dayalı olduğu gerekçesiyle tarhiyatın iptal edildiği, bu kararın istinaf ve temyiz denetiminden geçerek kesinleştiği belirtilmiştir. Kararda, Kocaeli 1. Vergi Mahkemesinin 6/4/2017 tarihli kararının kesinleşmesi karşısında başvurucunun 2010 döneminde anılan şirketten aldığı faturaların sahte olduğunun kabul edilemeyeceği ifade edilmiştir. 2009 yılına ilişkin tarhiyatla ilgili nihai karar 16/5/2019 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.

Tamamı İçin Tıklayınız (Word)




SGK Alacaklarının Tecil ve Taksitlendirilmesinde Değişiklik

SGK Alacaklarının Tecil ve Taksitlendirilmesi Sosyal Güvenlik Kurumu Alacaklarının 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 48/A M…

 

 

SGK Alacaklarının Tecil ve Taksitlendirilmesinde Değişiklik

SGK Alacaklarının Tecil ve Taksitlendirilmesi

Sosyal Güvenlik Kurumu Alacaklarının 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 48/A Maddesine Göre Tecil ve Taksitlendirilmesine İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik

23 Ağustos 2022 Tarihli Resmi Gazete

Sayı: 31932

Sosyal Güvenlik Kurumundan:

 

ÖZET:

1) Özel nitelikteki inşaat işyerleri ile ihale konusu işyerleri hariç olmak üzere, kapanma, terk veya tasfiye olmadığı hâlde, işyerinde en fazla iki yıl süre ile sigortalı çalıştırılmayan işyeri işverenleri 6183 sayılı Kanunun 48/A maddesine göre tecil ve taksitlendirmede uyumlu prim borçlusu sayılacaktır.

2) Tecil ve taksitlendirme yetki tutarları;

⎯ SGK Merkez Müdürleri/2.500.000 TL’ ye kadar

⎯ SGK İl Müdürleri/2.500.001-4.000.000 TL arası

⎯ Büyükşehir Belediyesi olan SGK İl Müdürleri/2.500.001-5.000.000Tl arası

⎯ İcra Daire Başkanı/4.000.001-6.000.000 TL arası

⎯ Sigorta Primleri Genel Müdürü/6.000.001-8.000.000 TL arası

⎯ Kurum Başkanı/8.000.001-10.000.000 TL arası

⎯ Yönetim Kurulu/10.000.000TL arası,

Şeklinde belirlenmiştir.

 

MADDE 1- 31/5/2018 tarihli ve 30437 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Alacaklarının 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 48/A Maddesine Göre Tecil ve Taksitlendirilmesine İlişkin Yönetmeliğin 4 üncü maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “en az” ibaresi “en fazla” şeklinde değiştirilmiştir.

MADDE 2- Aynı Yönetmeliğin 10 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“MADDE 10- (1) 6183 sayılı Kanunun 48 inci maddesine istinaden yapılan tecil ve taksitlendirme işlemlerinde kullanılan yetkiler, aynı Kanunun 48/A maddesine istinaden yapılan tecil ve taksitlendirme işlemlerinde de geçerlidir.

(2) Söz konusu yetkilerin kullanılmasında borçlunun, tahsilatla görevli o ünitece takip edilen tüm işyerlerinden kaynaklanan borçları, borç türü bazında ayrı ayrı değerlendirilir.”

MADDE 3- Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

MADDE 4- Bu Yönetmelik hükümlerini Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanı yürütür.

 




Tarhiyat Öncesi Uzlaşma Yönetmeliğinde Değişiklik

Tarhiyat Öncesi Uzlaşma Yönetmeliğinde Değişiklik Tarhiyat Öncesi Uzlaşma Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik 20 Ağustos 2022 Tarihl…

 

 

Tarhiyat Öncesi Uzlaşma Yönetmeliğinde Değişiklik

Tarhiyat Öncesi Uzlaşma Yönetmeliğinde Değişiklik

Tarhiyat Öncesi Uzlaşma Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik

20 Ağustos 2022 Tarihli Resmi Gazete

Sayı: 31929

Hazine ve Maliye Bakanlığından:

MADDE 1- 31/10/2011 tarihli ve 28101 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Tarhiyat Öncesi Uzlaşma Yönetmeliğinin 2 nci maddesinde yer alan “cezası (Kanunun 344 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca vergi ziyaı cezası kesilen tarhiyata ilişkin vergi ve ceza hariç)” ibaresi “cezaları ile 5.000 Türk lirasını aşan usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezaları (Kanunun 359 uncu maddesinde yazılı fiillerle vergi ziyaına sebebiyet verilmesi halinde tarh edilecek vergi ve kesilecek ceza ile bu fiillere iştirak edenlere kesilecek ceza hariç)” şeklinde değiştirilmiş ve aynı maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

“(2) Uzlaşma kapsamına alınan usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarının tutarı, 213 sayılı Kanunun mükerrer 414 üncü maddesi uyarınca, her yıl bir önceki yıla ilişkin olarak Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesine göre tespit edilen yeniden değerleme oranında artırılmak suretiyle belirlenecek olup belirlenen tutarlar Hazine ve Maliye Bakanlığınca Resmî Gazete’de ilan edilecektir.”

MADDE 2- Aynı Yönetmeliğin 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“e) Ceza: Kanunun 359 uncu maddesinde yazılı fiillerle vergi ziyaına sebebiyet verilmesi halinde kesilenler dışında kalan vergi ziyaı cezası ile usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezasını,”

MADDE 3- Aynı Yönetmeliğin 5 inci maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

“(9) Gerek görüldüğü takdirde, uzlaşma komisyonunun beş üyeden teşekkül ettirilmesine karar vermeye Başkanlık yetkilidir. Bu durumda diğer iki üye söz konusu komisyonlara üye olabilecekler arasından belirlenir.”

MADDE 4- Aynı Yönetmeliğin 8 inci maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.

“Söz konusu başvurunun Bakanlık bilgi işlem sistemleri üzerinden elektronik ortamda yapılması da mümkündür.”

MADDE 5- Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

MADDE 6- Bu Yönetmelik hükümlerini Hazine ve Maliye Bakanı yürütür.




Sigortalıların Kendilerini SGK’ya Bildirmesi

Sigortalılar Çalıştığını SGK’ya Bildirebilir SİGORTALILARIN KENDİLERİNİ SGK’YA BİLDİRMESİ Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 12 inci…

 

 

Sigortalıların Kendilerini SGK’ya Bildirmesi

Sigortalılar Çalıştığını SGK’ya Bildirebilir

ÖZET

— 5510 sayılı Kanunun 4-1/a bendi kapsamındaki sigortalılar, çalışmaya başladıklarını, çalışmaya başladıkları tarihten itibaren en geç bir ay içinde, sigortalı bildirim belgesi ile doğrudan veya internet ya da benzeri ortamda SGK’ ya bildirebilirler.

— Sigortalının ilgili işveren tarafından bildirilmediğinin ya da bildirildiği halde sigortalı bildirimi arasında farklılık bulunduğunun tespiti halinde, durum, taahhütlü bir yazıyla sigortalıya, gerekirse işverene bildirilir. Yapılan bildirimlerin sonucunda farklılık giderilemezse, kontrol ve denetim sonucuna göre işlem yapılır.

 

SİGORTALILARIN KENDİLERİNİ SGK’YA BİLDİRMESİ

Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 12 inci maddesi ile 2013-11 sayılı SGK Genelgesinin 1 inci kısım 4 üncü bölüm 2.18 maddesinde sigortalının kendilerini bildirmesi konusu düzenlenmiştir. Buna göre 5510 sayılı Kanunun 4-1/a bendi kapsamındaki sigortalılar çalışmaya başladıklarını, çalışmaya başladıkları tarihten itibaren en geç bir ay içinde örneği ekte sunulan sigortalı bildirim belgesi ile doğrudan veya internet ya da benzeri ortamda SGK’ya bildirirler. Belirtilen süre içinde sigortalı bildirim belgesinin verilmemesi veya geç verilmesi halinde herhangi bir yaptırım uygulaması yoktur.

Sigortalı Bildirim belgesinin SGK’ya ulaşması halinde, sigortalının ilgili işveren tarafından bildirilmediğinin ya da bildirildiği hâlde sigortalı bildirimi arasında farklılık bulunduğunun tespiti hâlinde, durum, taahhütlü bir yazıyla sigortalıya, gerekirse işverene bildirilir. Yapılan bildirimlerin sonucunda farklılık giderilemezse konu denetime aktarılarak yapılacak inceleme sonucuna göre işlem yapılır. Sigortalının kendini bildirmemesi, sigortalı aleyhine delil olarak kullanılamaz.

Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (4) numaralı alt bendinde belirtilen tarımsal faaliyette bulunanlar faaliyetlerine başladıkları tarihten itibaren bir ay içinde sigortalılıklarını sigortalı bildirim belgesi ile doğrudan veya internet ya da benzeri ortamda SGK’ya bildirirler. Bu kapsamdaki kişilere ilişkin yapılan bildirimlerde farklılık olması hâlinde yapılacak yazışmalar sonucunda farklılık giderilemezse, kontrol ve denetim sonucuna göre işlem yapılır.

 
Kaynak: TÜRMOB



Belirli Yerde Yapılmayan ve Belirli Bir Merkezden Sevk ve İdare Edilen İşlerin SGK Tescili

Belirli Yerde Yapılmayan ve Belirli Bir Merkezden Sevk ve İdare Edilen İşlerin SGK Tescili Nasıl Yapılır? Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 30 u…

 

 

Belirli Yerde Yapılmayan ve Belirli Bir Merkezden Sevk ve İdare Edilen İşlerin SGK Tescili

Belirli Yerde Yapılmayan ve Belirli Bir Merkezden Sevk ve İdare Edilen İşlerin SGK Tescili Nasıl Yapılır?

ÖZET:

⎯ Sigortalı çalıştırılmaya başlanılan, devir alınan veya başka bir işverene intikal eden isin belirli bir yerde yapılmaması hâlinde işyeri bildirgesi işverenin ikametgâhının bulunduğu; bir ‘İl’den diğer bir ‘İl’e geçmesi ve devam etmesi hâlinde işin başladığı yeri çevresine alan SGK ünitesine verilir.

⎯ Belirli bir yere bağlı olmamakla beraber, büro, yazıhane gibi belirli bir merkezden sevk ve idare edilen işler, belirli bir yerde yapılmış sayılacak ve işyeri bildirgesi, işin sevk ve idare edildiği yeri çevresine alan SGK ünitesine verilecektir.

 

Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 30 uncu maddesine göre, Büro, yazıhane gibi belli bir merkezden sevk veya idare edilmeyen ve faaliyeti belirli bir yere bağlı olmayan işler, belirli yerde yapılmayan işler olarak kabul olunmaktadır. Aynı maddenin birinci fıkrasında “İşyeri bildirgesi, sigortalı çalıştırılmaya başlanılan, devir alınan veya başka bir işverene intikal eden işin, belirli bir yerde yapılmaması hâlinde işverenin ikametgâhının bulunduğu; bir ‘İl’den diğer bir ‘İl’e geçmesi ve devam etmesi hâlinde ise işin başladığı yeri çevresine alan; üniteye verilir. “ hükmü yer almaktadır.

Buna göre, sigortalı çalıştırılmaya başlanılan, devir alınan veya başka bir işverene intikal eden isin belirli bir yerde yapılmaması hâlinde söz konusu iş, işverenin ikametgâhının bulunduğu; bir ‘İl’den diğer bir ‘İl’e geçmesi ve devam etmesi hâlinde işin başladığı yeri çevresine alan SGK ünitesinde tescil edilir.

Örnek 1: Bir durağa bağlı olmaksızın şoför çalıştırılan taksi işyerlerinde işyeri bildirgesi işverenin ikametgâhının bulunduğu, yeri çevresine alan SGK ünitesine verilecektir.

Belirli bir yerde yapılmayan işlerde işverenin ikametgâhı ile işin görüldüğü yerler SGK’ ya ait ayrı ünite bölgelerinde bulunuyorsa, sigorta işlemlerinin işverenin yazılı başvurusu üzerine, işin yapıldığı yeri çevresine alan ünite veya ünitelerinden biri tarafından yürütülmesine SGK tarafından izin verilmesi durumunda işyeri bildirgesi SGK’nın o ünitesine verilecektir.

Örnek 2: Kendine ait aracıyla Ankara ili içinde seyyar olarak tekstil ürünleri satışı yapan (A) işvereninin söz konusu işte çalıştırdığı 2 sigortalısı bulunmaktadır. (A) işvereni Keçiören Sosyal Güvenlik Merkezi dahilinde ikamet etmekte olup işyeri bildirgesi Keçiören Sosyal Güvenlik Merkezine verilerek işyeri tescil edilebileceği gibi sigorta işlemlerinin işverenin yazılı başvurusu üzerine, işin yapıldığı yeri çevresine alan ünite veya ünitelerinden biri tarafından yürütülmesine SGK tarafından izin verilmesi durumunda işyeri bildirgesi o üniteye de verilebilecektir.

Faaliyeti belirli bir yere bağlı olmamakla beraber, büro, yazıhane gibi belirli bir merkezden sevk ve idare edilen işler, belirli bir yerde yapılmış sayılacak ve işyeri bildirgesi, işin sevk ve idare edildiği yeri çevresine alan SGK ünitesine verilecektir.

 

Kaynak: TÜRMOB




Sosyal Medya Paylaşımından Dolayı İş Akdinin Feshedilmesi Nedeniyle İfade Özgürlüğünün İhlal Edilmesi – Anayasa Mahkemesinin 2019/976 Başvuru Numaralı Kararı

Anayasa Mahkemesinin 2019/976 Başvuru Numaralı Kararı 16 Ağustos 2022 Tarihli Resmi Gazete Sayı: 31925 TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ İKİNCİ BÖ..

 

 

Sosyal Medya Paylaşımından Dolayı İş Akdinin Feshedilmesi Nedeniyle İfade Özgürlüğünün İhlal Edilmesi – Anayasa Mahkemesinin 2019/976 Başvuru Numaralı Kararı

Anayasa Mahkemesinin 2019/976 Başvuru Numaralı Kararı

16 Ağustos 2022 Tarihli Resmi Gazete

Sayı: 31925

ÖZET:

Sosyal Medya Paylaşımından Dolayı İş Akdinin Feshedilmesi Nedeniyle İfade Özgürlüğünün İhlal Edilmesi

Anayasa Mahkemesi İkinci Bölümü 11/5/2022 tarihinde, Kadri Eroğul (B. No: 2019/976) başvurusunda, Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar vermiştir.

Olaylar

Başvurucu özel bir şirkete (alt işveren) bağlı olarak Halk Sağlığı Müdürlüğünde (Kurum) belirli süreli iş sözleşmesiyle çalışmıştır. Başvurucu sosyal paylaşım sitesindeki hesabından taşeron işçilerin gördüğü baskıları ve yöneticileri konu eden “Ey insan müsveddeleri, yönetici bozuntuları…” ifadelerini de içeren kişisel bir paylaşımda bulunmuştur. Bu paylaşımdan dolayı bazı Kurum yöneticileri başvurucudan şikâyetçi olmuş ve açılan davada Asliye Ceza Mahkemesi başvurucunun mahkûmiyetine karar vermiştir. Anılan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleşmesi üzerine alt işveren tarafından başvurucunun iş akdi sona erdirilmiştir. Başvurucunun alt işveren ve Kurum aleyhine açtığı işe iade talepli tespit davası İş Mahkemesi (Mahkeme) tarafından reddedilmiştir. Başvurucunun söz konusu karara ilişkin istinaf başvurusu Bölge Adliye Mahkemesince (Daire), temyiz talebi de Yargıtay tarafından reddedilmiştir.

İddialar

Başvurucu, taşeron şirkete bağlı olarak bir kamu kurumunda görev yaparken kurumun yöneticileriyle ilgili sosyal medya paylaşımından dolayı iş akdinin feshedilmesi nedeniyle ifade özgürlüğünün ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

Mahkemenin Değerlendirmesi

Başvurucu, alt işverene bağlı olarak Kurumda çalışmasının yanı sıra kamu kurumunda çalışan taşeron işçilere yönelik faaliyet gösteren bir derneğin genel başkanlığı görevini de sürdürmektedir. Bu bağlamda başvurucunun taşeron işçilere ilişkin meselelerde bildireceği görüşlerin taşeron işçi kimliğinin ötesinde yürütmekte olduğu dernek başkanlığı görevinin de bir gereği olarak -temsil ettiği sivil toplum kuruluşunun ilgi alanındaki- toplumsal meseleleri de kapsadığı kabul edilmelidir.

Başvurucu, paylaşımında genel nitelikli “yönetici” kavramını kullanmış ancak sözlerinin belirli bir kimseyi hedef aldığına yönelik herhangi bir ifade kullanmamıştır. Mahkemeler ise başvurucunun taşeron işçi olmasını ve ceza davasına katılanların da başvurucu ile aynı Kurumda yönetici olmasını gerekçe göstererek sözlerin muhataplarından bir kısmının Kurum yöneticileri olduğunu kabul etmiştir. Derece mahkemelerinin başvurucunun asıl amacının kurum yöneticilerini küçük düşürmek olduğunu kabul etmesi ancak başvurucunun kullandığı kelimelere onun verdiği anlamın ötesinde anlamlar yüklemesi ile mümkün olmuştur.

Kaldı ki başvurucu, kullandığı ifadelerde taşeron işçilere yönelen baskının ancak “yöneticilik ve insanlık vasıfları taşımayan kişiler” tarafından yapılabileceğini iddia etmiş; eleştirilerini abartılı bir şekilde ortaya koymuştur. Anayasa Mahkemesi pek çok kararında ifade özgürlüğünün bir dereceye kadar abartıya hatta kışkırtmaya izin verecek şekilde geniş yorumlanması gerektiğini kabul etmiştir. Bu nedenle somut olaya konu ifadeler açısından da Anayasa Mahkemesinin önceki değerlendirmelerinden ayrılmayı gerektiren bir durum olduğu söylenemez.

Nihayetinde derece mahkemeleri, somut olaya konu ifadelerin iş akdinin feshedilmesi gibi son derece ağır ve en son çare olarak düşünülebilecek bir müdahaleye başvurmayı gerektirir nitelikte olduğunu objektif ve ikna edici bir biçimde ortaya koyamamıştır.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar vermiştir.

Bu basın duyurusu Genel Sekreterlik tarafından kamuoyunu bilgilendirme amacıyla hazırlanmış olup bağlayıcı değildir. T.C. Anayasa Mahkemesi

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

İKİNCİ BÖLÜM

KARAR

KADRİ EROĞUL BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2019/976)

Karar Tarihi: 11/5/2022

Başkan : Kadir ÖZKAYA
Üyeler : M. Emin KUZ
 

 

 

  Rıdvan GÜLEÇ
  Yıldız SEFERİNOĞLU
  Kenan YAŞAR
Raportör : Ali Erdem ŞAHİN
Başvurucu : Kadri EROĞUL
Vekili : Av. Deniz Tufan SOYKAN

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, taşeron şirkete bağlı olarak bir kamu kurumunda görev yapan başvurucunun kurumun yöneticileriyle ilgili sosyal medya paylaşımı nedeniyle iş akdinin feshedilmesinin ifade özgürlüğünü ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.

II.BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 2/1/2019 tarihinde yapılmıştır. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

3. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:

5. Başvurucu 1972 doğumlu olup 1/1/2006 tarihinden iş akdinin feshedildiği 11/3/2016 tarihine kadar özel bir şirkete (alt işveren) bağlı olarak Kütahya Halk Sağlığı Müdürlüğünde (Kurum) belirli süreli iş sözleşmesiyle bilgi sistem kullanım elemanı olarak çalışmıştır. Başvurucu 1/1/2006 tarihinden itibaren anılan Kurum bünyesinde sürekli olarak çalıştığını ancak alt işverenin ihale ile belirlenmesinden dolayı yıl bazında farklı alt işverenlere bağlı olarak çalıştığını belirtmiştir. Başvurucu, olay tarihinde eş zamanlı olarak Kamu Taşeron Çalışanları Derneğinin (KATAŞ-DER) genel başkanlığı görevini de yürütmektedir.

6.Başvurucu 14/8/2015 tarihinde sosyal paylaşım sitesindeki kişisel hesabından (Facebook) taşeron işçilerin gördüğü baskıları ve yöneticileri konu eden bir paylaşımda bulunmuştur. Anılan paylaşım şu şekildedir:

“Son günlerde taşeron işçi arkadaşlar üzerinde ciddi baskılar artmış, kendini yönetici zanneden bazıları işi gücü bırakıp, taşeron işçi ile uğraşmayı kendine görev edinmiştir. Ey insan müsvetteleri, yönetici bozuntuları, şunu asla unutmayınız ki, biz taşeron işçiler islam dinine inanıp iman etmiş müslümanlarız ve Rabbım bize der ki RIZK İLE İLGİLİ YERYÜZÜNDE HAREKET EDEN HİÇBİR CANLI YOKTUR Kİ RIZK ALLAH’A BAĞLI OLMASIN DER (Hud Suresi 6. Ayet) Rabbım sizleri de hidayete ulaştırsın en kısa zamanda ve oturduğunuz o güzel makam koltuklarınında altınızdan kayıp gideceğini bilme ve taşeron işçinin de İNSAN OLDUĞUNU ANLAMA FİKRİ VERSİN.AMİN.

7. Anılan paylaşımdan dolayı bazı Kurum yöneticileri başvurucudan şikâyetçi olmuş ve başvurucu hakkında hakaret içerikli ifadeler kullandığı iddiasıyla Kütahya 2. Asliye Ceza Mahkemesinde ceza davası açılmıştır. Yargılama neticesinde başvurucunun mahkûmiyetine karar verilmiştir. Anılan mahkûmiyet kararının ilgili kısmı şu şekildedir:

“…Sanık Kadri Eroğul’un Kütahya Halk Sağlığı Müdürlüğü’ne bağlı laboratuvarda taşeron işçi olarak çalıştığı, katılanların aynı kurumda yönetici olarak görev yaptıkları, sanığın suç tarihi olan 14/08/2015 tarihinde sosyal paylaşım sitesinde bulunan adresinde paylaştığı yazısında “son günlerde taşeron işçi arkadaşlar üzerinde ciddi baskılar artmış, kendini yönetici zanneden bazıları işi gücü bırakıp taşeron işçi ile uğraşmayı kendine görev edinmiştir. Ey insan müsveddeleri , yönetici bozuntuları, şunu asla unutmayınız ki…” şeklinde sözler paylaştığı sanığın çalıştığı kurumda yönetici olarak görev yapan katılanlara yönelik bu sözlerin söylendiğinin açık olduğu, sanığın alınan savunmalarında suçlamaları kabul etmeyerek suça konu sözleri kendisinin yazdığını ancak her hangi birine hakaret kastının olmadığını söylediği görülmüş ise de; bu savunmanın dolaylı kabul niteliğinde olduğu ve toplanan diğer deliller karşısında itibar edilemeyeceği, sanığın bu suretle üzerine atılı zincirleme şekilde kamu görevlilerine hakaret suçunu işlediği sonucuna ulaşılarak cezalandırılmasına karar vermek gerekmiştir.

Sanığın mahkumiyetine karar verilen suçun işleniş özellikleri dikkate alınarak alt sınırdan cezalandırılmasına, TCK 43 ve TCK 62. Maddeler ile uygulama yapılmasına ve daha önceden sabıkasının olmamasıyla suçtan dolayı oluşmuş somut bir zarar olmayışı dikkate alınarak verilen mahkumiyet hükmünün CMK 231 maddesi gereğince açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiştir”.

8. Anılan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleşmesi üzerine alt işveren tarafından başvurucunun ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırı davranışı nedeni ile iş akdi sona erdirilmiştir. Başvurucu; paylaşıma konu ifadeleri çalıştığı kurum yöneticilerine hitaben yazmadığını ve bu nedenle fesih işleminin haksız olduğunu belirterek alt işveren ve Kurum aleyhine işe iade talepli tespit davası açmıştır. Kütahya 1. İş Mahkemesinde (Mahkeme) görülen davanın sonucunda 16/3/2017 tarihinde davanın reddine karar verilmiştir. Mahkeme kararının ilgili kısmı şöyledir:

“…davacının davalı Sağlık Bakanlığına bağlı Kütahya Halk Sağlığı İl Müdürlüğünde taşeron firma çalışanı olarak çalışırken çalıştığı işyerindeki yönetici konumunda bulunan amirlerine sosyal paylaşım sitesi olan Facebook hesabından hakaret içerikli yazılar paylaştığı ve bu yüzden bu yöneticilere karşı hakaret suçundan cezalandırılmasına karar verildiği, bu kararın kesinleştiği, davalı işveren tarafından 4857 Sayılı Yasanın 25/II, b maddesi gereğince haklı olarak işten çıkarıldığı anlaşılmakla davacının davasının reddine…”

9. Karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi (Daire) 2/10/2017 tarihli ilamıyla istinaf isteminin reddine karar vermiştir. Daire kararının ilgili kısmı şöyledir:

“…Her ne kadar davacının sosyal paylaşım sitesindeki sözlerinin isim belirtilerek işyeri yöneticileri olan ceza davasındaki katılanlara yönelik yapıldığı ilk bakışta tespit edilemese de katılanların işyerinde yönetici pozisyonunda olması, işyerinde alt işveren nezdinde bir kısım çalışanların bulunması, davacının da alt işveren işçisi pozisyonunda aynı yöneticilerin görevli olduğu işyerinde çalışıyor olması, çalışmasının sürdüğü zamanda sosyal paylaşım sitesindeki sözleri paylaştığı, sözlerin muhatabının belli bir kişi olmasa da yönetici konumunda olan tüm kişilere yönelik olması dikkate alındığında sözlerin muhataplarından bir kısmının ceza davasında katılan pozisyonunda olan işyeri yöneticileri olduğunun kabulü gerekmiştir.

Davacı tarafça sosyal paylaşım sitesindeki sözlerin hakaret boyutunda olmadığı, bu sözlerin hakaret sayılıp sayılmayacağının yargıtay denetiminden geçmediği iddia edilmiş ise de, “Ey insan müsveddeleri, yönetici bozuntuları…” şeklindeki sözlerin eleştiri sınırlarını aşan hakaret niteliğinde sözler olduğu dairemizce de kabul edilmiştir.

Yukarıda açıklandığı üzere sosyal paylaşım sitesindeki sözlerin hakaret olarak kabulü ve işyeri yöneticilerini de hedef alır şekilde söylenmiş olmasının kabulü birlikte değerlendirildiğinde sarf edilen sözlerin 4857 sayılı yasanın 25/2-b maddesi kapsamında kaldığına, bu haliyle davalı işveren tarafından davacı işçinin iş akdinin haklı nedenle feshedildiğinin kabulüne yönelik yerel mahkeme kararında usul ve yasa yönünden aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine…”.

10. İstinaf kararına karşı temyiz kanun yoluna başvurulması üzerine Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 8/10/2018 tarihli ilamıyla temyiz isteminin reddiyle anılan kararın onanmasına karar vermiştir.

Tamamı İçin Tıklayınız (Word)




İkinci El Motorlu Kara Taşıtlarının Ticareti – 6 Ay ve 6 Bin Kilometre Şartı Getirildi

İkinci El Motorlu Kara Taşıtlarının Ticareti İkinci El Motorlu Kara Taşıtlarının Ticareti Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik..

 

 

İkinci El Motorlu Kara Taşıtlarının Ticareti – 6 Ay ve 6 Bin Kilometre Şartı Getirildi

İkinci El Motorlu Kara Taşıtlarının Ticareti

İkinci El Motorlu Kara Taşıtlarının Ticareti Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik

16 Ağustos 2022 Tarihli Resmi Gazete

Sayı: 31925

Ticaret Bakanlığından:

MADDE 1- 13/2/2018 tarihli ve 30331 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan İkinci El Motorlu Kara Taşıtlarının Ticareti Hakkında Yönetmeliğe aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

“Pazarlama ve satış kısıtlaması

GEÇİCİ MADDE 2- (1) İkinci el kara taşıtı ticaretiyle iştigal edenler, otomobil ve arazi taşıtlarının pazarlanmasını veya satışını ilk tescil tarihinden itibaren altı ay ve altı bin kilometre geçmedikçe 1/7/2023 tarihinden önce doğrudan veya dolaylı olarak yapamaz. Bakanlık, bu tarihi altı aya kadar uzatmaya yetkilidir.

(2) İkinci el motorlu kara taşıtı ticaretiyle iştigal edenler adına bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce tescil edilen otomobil ve arazi taşıtlarının 15/9/2022 tarihine kadar pazarlanması veya satılması halinde birinci fıkra uygulanmaz.”

MADDE 2- Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

MADDE 3- Bu Yönetmelik hükümlerini Ticaret Bakanı yürütür.




Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasında Tarife Uygulama Esasları Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik

Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Tarife 12 Ağustos 2022 Tarihli Resmi Gazete Sayı: 31921 Sigortacılık ve Özel Emeklilik D…

 

 

Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasında Tarife Uygulama Esasları Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik

 

Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Tarife

12 Ağustos 2022 Tarihli Resmi Gazete

Sayı: 31921

Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumundan:

 

ÖZET:

Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu (SEDDK), zorunlu trafik sigortasında, hasar-prim dengesini gözeterek sistemin sürdürülebilirliğini temin etmek amacıyla tarife güncellemesi gerçekleştirdi

SEDDK, zorunlu trafik sigortasında 12/04/2017 tarihinden bu yana kullanımda olan azami prim uygulamasını, asgari ücret, hasar maliyetleri ve işçilik ücretlerinde yaşanan artış sebebiyle revize etmiştir. 81 ilin trafik riskine göre her ay değişen kat sayı oranı 1 Eylül 2022 tarihinden itibaren aylık %2,25’ten %4,75’e yükseltilmiştir.

Yayımlanan yönetmelikle basamaklarına göre değişen hasarsızlık sebebiyle prim indirimleri ve hasar sebebiyle prim artırım oranları, iyi sürücü-kötü sürücü ayrımını mümkün kılmaya devam edecek şekilde, hasar maliyetleri göz önünde bulundurularak ve sürdürülebilir fiyatlama dikkate alınarak revize edilmiştir.

Bunun yanı sıra, sabit bir oran yerine, gelen veriler ışığında hasar davranış farklılıkları dikkate alınarak, çeşitli araç gruplarına ve değişen kullanım türüne özel artırım oranları belirlenmiş, bu kapsamda sürdürülebilir bir fiyatlamaya imkan tanınmıştır.

SEDDK, yapılan yeni düzenlemeyle motorlu araç sahipleri için zorunlu olan trafik sigortasını düzenlemekten kaçınan sigorta şirketlerine de farklı tedbirleri uygulamaya almıştır. Bu kapsamda Kurum, bu şirketlerin belirlenen sigorta branşlarına veya tüm branşlara poliçe düzenleme ve yenileme yetkisini 3 ila 30 gün boyunca durdurabilecek, kaçınmanın devamı halinde bu süreyi 2 katına çıkarabilecektir. (SEDDK)

 

MADDE 1- 14/7/2007 tarihli ve 26582 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasında Tarife Uygulama Esasları Hakkında Yönetmeliğin 15 inci maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

“(4) Poliçe düzenlemekten kaçındığı tespit edilen sigorta şirketlerinin Kurumca belirlenen sigorta branşlarında veya tüm sigorta branşlarında poliçe düzenleme ve yenileme yetkisi 3 günden az 30 günden fazla olmamak üzere geçici olarak durdurulabilir. Kaçınmanın devam etmesi halinde Kurul kararına istinaden bu süreler iki katına kadar arttırılabilir ve/veya diğer tedbirler uygulanabilir. Kurum, poliçe düzenlemekten kaçındığı tespit edilen sigorta şirketlerini ve bu fıkra uyarınca alınan tedbir kararını, 47 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 8 inci maddesinin sekizinci fıkrasına dayanarak Kurul kararıyla resmî internet sitesinde ilan edebilir.”

MADDE 2- Aynı Yönetmeliğin geçici 11 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “2022 yılı Şubat ayından itibaren aylık %1,5 (bir önceki ayın azami prim tutarları üzerinden) olarak” ibaresinden sonra gelmek üzere “, 2022 yılı Eylül ayından itibaren aylık %4,75 (bir önceki ayın azami prim tutarları üzerinden) olarak” ibaresi eklenmiş, dördüncü fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “Ek-3’te” ibaresi “Ek-3 ve Ek-3/A’da” olarak değiştirilmiş, aynı fıkraya aşağıdaki cümle eklenmiş ve aynı maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

“Sigorta şirketleri tarafından araçların kullanım türü bazında belirlenen primler, Ek-1, Ek-2 ve Ek-3’e uygun olarak hesaplanan primler üzerinden, Ek-3/A’da yer alan oranların uygulanması sonucu elde edilecek prim tutarlarını aşamaz.”

“(12) 1/9/2022 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere uygulanacak azami primler, 2022 yılı Ağustos ayında uygulanan araç grubu bazında 4. basamak azami primlerine; taksi, minibüs (sürücü dâhil 10-17 koltuk), otobüs (sürücü dâhil 18-30 koltuk), otobüs (sürücü dâhil 31 ve üstü koltuk), kamyon ve çekici araç gruplarında %10, diğer araç gruplarında %20 eklenerek uygulanır.”

MADDE 3- Aynı Yönetmeliğin Ek-2’si ekteki şekilde değiştirilmiş, aynı Yönetmeliğe Ek-3’ten sonra gelmek üzere ekteki Ek-3/A eklenmiş ve aynı Yönetmeliğin Ek-4’ünün 4 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan “üç” ibaresi “beş” olarak değiştirilmiştir.

MADDE 4- Bu Yönetmelik 1/9/2022 tarihinde yürürlüğe girer.

MADDE 5- Bu Yönetmelik hükümlerini Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu Başkanı yürütür.

Eki için tıklayınız




İzaha Davet Uygulaması Broşürü Yayınlandı

İzaha Davet Uygulaması Broşürü Yayınlandı Vergiye gönüllü uyumun artırılması, uyum maliyetlerinin azaltılması ve kayıt dışı ekonomi ile etkin bir şeki… 

 

 

İzaha Davet Uygulaması Broşürü Yayınlandı

İzaha Davet Uygulaması Broşürü Yayınlandı

Vergiye gönüllü uyumun artırılması, uyum maliyetlerinin azaltılması ve kayıt dışı ekonomi ile etkin bir şekilde mücadele edilmesi amaçlarıyla, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 370 inci maddesinde izaha davet uygulaması düzenlenmiştir.

İzaha davet uygulaması hakkında yayımlanan 519 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde yer alan açıklamalar çerçevesinde “İzaha Davet Uygulaması Broşürü” hazırlanarak kullanıma sunulmuştur.

Söz konusu Broşürde;

– İzaha davet uygulamasının kapsamı,

– İzaha davet uygulamasının mükelleflere sağlayacağı faydalar,

– İzaha davet uygulamasının ön tespiti ve şartları,

– İzahın değerlendirilmesi sonucunda yapılacak işlemler,

– Hangi konularda izaha davet uygulamasının yapılabileceği,

gibi konularda açıklayıcı bilgilere yer verilmiştir.

İzaha Davet Uygulaması Broşürüne ulaşmak için tıklayınız




Varlık Barışı Hakkında İVD Duyurusu

Varlık Barışı Hakkında İVD Duyurusu 5 Temmuz 2022 tarihli ve 31887 sayılı Resmi Gazete ‘de yayımlanan 7417 sayılı Devlet Memurları Kanunu ile Ba..

 

 

Varlık Barışı Hakkında İVD Duyurusu

Varlık Barışı Hakkında İVD Duyurusu

5 Temmuz 2022 tarihli ve 31887 sayılı Resmi Gazete ‘de yayımlanan 7417 sayılı Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 50. maddesiyle Kurumlar Vergisi Kanununa eklenen geçici 15. madde ile yurt dışında ve yurt içinde bulunan bazı varlıkların ekonomiye kazandırılması yönünde verilecek (Varlık Barışı) beyannameler için BDP programında değişiklik yapılmıştır. Bu beyannameleri verecek mükelleflerin BDP programını güncellemeleri gerekmektedir.

Kaynak: GİB